Dijitalleşme; muhasebe meslek mensuplarını daha üretken ve yetkin bir hale getirmesinin yanında, daha fazla müşteri ile başa çıkabilecek ve müşterilerine daha fazla katma değer sunabilecek hale getirecektir...

Ticaret tarihi ile beraber muhasebe mesleği doğmuş ve bu meslek tarihin her gelişme evresinde değer kazanmıştır. Bu mesleğe dün ihtiyaç duyulduğu gibi gelecekte de ihtiyaç duyulacaktır. Muhasebe mesleği gelişmeye devam edecektir ve bundan sonra da meslek mensupları bilgi ve beceri yönünde daha yetenekli ve donanımlı olmak üzere kendilerini gelişime açık tutmaya çalışmalıdırlar. Finansal raporlama sürecinde ve mevcut düzenlemeler ile meydana gelen değişikliklerle entegre bir şekilde son teknolojik gelişmeler işaret etmektedir ki muhasebe mesleği gelişmeye devam edecek ve muhasebeciler sayısız zorluğa yeterince yanıt verebilmek için yeni bilgiler ve yetkinlikler kazanabilme çabasında olacaklardır. Bu durum; muhasebeciler, yönetim ile yatırımcılar, alacaklılar, sermaye piyasası düzenleyicileri ve denetçiler gibi kurumsal raporlama zincirindeki diğer katılımcılar için önem taşımaktadır.

Dijital dönüşüm, oyun alanını kökten değiştirdiğinde şüphe yok ki, büyük verileri etkin bir şekilde rekabet edebilmesi için kullanılması gereken kaynak haline getirir. Tabi ki dijital araçların potansiyelinden yararlanmaya hazır işletmeler için bu değişim bir tehdit değil fırsattır. Dijital teknolojinin gelişimi ve yapay zekânın işlerlik kazanması, meslek mensuplarının veri girişini ve veri kontrolünü kolaylaştırmakta, verilerin analizi için muhasebecinin daha seçkin ve bilgi becerisi yüksek kapasiteye sahip olarak yorumlamasını gerektirmektedir. İnsanlar, kollektif bilgiler kullanımı konusunda başarılıdırlar. Zaten dijital teknolojiyi toplum için bu kadar önemli yapan şey de budur. Fakat aynı zamanda beğenilerimiz ve akıl yürütme yeteneklerimiz sınırlıdır. Kaba kategoriler üzerinden düşünülür. Bazen yanlış genellemeler yaparız. Karar verirken kestirme yollara sapar, üstün körü yöntemlere başvururuz. [1] Fakat dijital teknoloji ile verilere ulaşılması daha görünmez olanı görünür hale getirirken yorumlama kabiliyetimiz ve mesleki yeteneklerimiz pekişir. Yarının muhasebe mesleğinde meslek mensupları için hem beceri hem de iş tanımı yönünden mesleğin temel yetkinliklerine odaklanırken, büyük ölçüde genişletilecek işbirlikçi bir ortamda teknoloji tarafından desteklenecek uzmanlardan oluşacaktır denilebilir.
 

Dijitalleşme ve Muhasebe

İnovasyon teknolojisi hayatımızın birçok yönünü değiştiriyor. Gelecek yıllarda insan yaşamının her yönünün yapay zekâdan etkileneceğini öngören büyük bir dönüşüm döneminde yaşıyoruz. İş dünyası küreselleşmeye yöneldiğinde ve internetin de hızlanmasıyla birlikte, bilgi akışı özellikle esnek hale geldiğinden hızla dijitalleşmeye tanık olmamızı sağlayan robotik olgusu tüm faaliyet alanlarında geniş bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylelikle tüm toplumlarda beklenen, muhasebe meslek mensuplarının yapay zekâ ve otomasyon gibi yenilikçi çözümleri tehdit olarak algılaması değil, bunu fırsatlara dönüştürmesidir. Yeni teknolojilerde hayatı kolaylaştıracak olan Blok zinciri ademi merkezcilik ve şeffaflığa açık defter kayıtları internet çağında bilgi teknolojisinin yenilikçi bir uygulama şeklidir. Blok zincirinin muhasebede uygulanması, ortak bir muhasebe kaydı olduğu için güncel bir konudur. Bunun uygulaması muhasebecilerin pratik çalışmalarında önemli değişiklikler getirmesi beklenmektedir. Dijitalleşme ve yapay zekâ sistemin muhasebe mesleği ve dolayısı ile meslek mensuplarını da etkilemesi muhtemeldir.[2] Meslek mensupları için yeni fırsatlar yaratmaya devam edecektir. Dijitalleşme; muhasebe meslek mensuplarını daha üretken ve yetkin bir hale getirmesinin yanında, daha fazla müşteri ile başa çıkabilecek ve müşterilerine daha fazla katma değer sunabilecek hale getirecektir.

Teknoloji, yapay zekâ sistemlerini muhasebeciler ile buluşturarak birlikte çalışmalarını zaruri hale getirmektedir. Yapay zekâ sistemleri vasıtası ile gelecekte muhasebe meslek mensuplarının kısa sürede çok fazla miktardaki veriyi analiz etmesi mümkün olabilecektir. Tarihte ilkel toplumların ticareti ile doğmuş olan bu mesleğin gelişimi ile; tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi teknoloji toplumu ile gelişerek daha da önem kazanmıştır. Sanayi ve ticaretin gelişimi, muhasebe mesleğinin gelişimi ile iç içedir. Birinin gelişimi diğerinin gelişimini de etkilemiştir.

Dijital çağda muhasebe ilkeleri aynı kalır, bununla birlikte teknolojik eğilimler ve datalar, muhasebe mesleğini dönüştürme potansiyeline sahiptir. Dijital teknolojiler, verileri insanlardan çok daha hızlı ve güvenilir bir şekilde işleyebilir. Birçok finansal prosedürü, temelden yeniden tasarlamak ve katma değer yaratmak için fırsatlar sağlar.
 

Yapay Zekâ

Yapay Zekâ kavramı temelde, öğrenme uyarlama ve insan gibi düşünme yeteneklerine sahip olan bilgisayar sistemlerini ifade eder. Bu sistemler, büyük miktarda veriyi analiz edebilir, desenleri ve öğrenme süreçlerini tanıyabilir, tahminler yapabilir ve insanlarla doğal dilde iletişim kurabilir.[3]

Yapay zekâ; makinaların sergilediği zekâ olarak, teknolojide iddialı, çevresini algılayan ve bir hedefe ulaşmada başarı şansını en üst düzeye çıkarabilen eylemleri gerçekleştiren esnek bir rasyonel ajandır. Veya insan zekâsını taklit eden ve derin öğrenen, gelişim kaydeden bir makinedir de diyebiliriz. Yapay zekâ; öğrenme ve problem çözme gibi insan zihinleri ile ilişkilendirdiği bilişsel işlevleri taklit eder.

Yapay zekânın muhasebe mesleği üzerindeki etkisi; tüm muhasebe sürecinin otomasyonunu sağlamak, muhasebe hizmet paylaşımı, muhasebe temel iş akışı analizi ile daha profesyonel olacaktır. Diğer yandan çok sayıda prosedürler muhasebe temel çalışmasının yerini muhasebe bilgi sistemine bırakacaktır. Ayrıca muhasebe sisteminin   dönüşümüne katkı sağlayarak, muhasebe işinin doğurganlığından, tekrarlanabilirliğinden daha değerli ve daha profesyonel bir bakışla açısıyla, muhasebe yönetimi gibi büyük veri analizi becerisini hızlandıracaktır. Bununla birlikte; yapay zekâ sayesinde, muhasebe sistemindeki birçok bileşen bir araya gelirken bunun sonucunun doğruluğunun ve firmaya uygunluğu yönünde kararlar alınırken, meslek mensuplarının daha fazla bilgi ve tecrübesine ihtiyaç duyulacaktır. İşte bu yüzden, muhasebe eğitimine de gereken önem verilip, geleceğe yönelik olarak, üniversitelerde müfredatın yeniden programlanması, düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak ülkemiz açısından meslek mensuplarının kendini geliştirmesi yönünde hazırlanması açısından mesleki kuruluşun üst çatısı TÜRMOB un mesleki gelişimin önünde engel teşkil etmektedir.

Yapay zekâlı makineler ne kadar gelişmiş olursa olsunlar ve ne kadar öğrenmeye programlı olursa olsunlar, programlandıkları kadar akıllıdırlar. Kapsamlı simülasyonlarla kendilerine verilen davranış kuralları gerçek yaşamın akla gelebilecek bütün değişkenliklerine onları hazırlayamamaktadır. Ayrıca yapay zekâlı makineler programlarına dahil edilen kuralları insanlar gibi yeni durumlara örnekseme yoluyla veya sezgileriyle kolayca aktaramazlar.[4]  İşletmelerin muhasebe ve finans alanında dijitalleşme gelişmiş olsa da gelecekteki oluşacak gelişmeler dahi, mali müşavirlik mesleğinin yerini tutamayacağı açıktır. Ancak meslek mensupları gelecekteki teknolojik gelişmelere karşı kendini sürekli yenilemesi gerekmekte ve çağa uygun bilgi ve beceriye sahip olmalıdır.  Bu sayede meslek mensupları, işletmelerin karar alma süreçlerinde her zaman etkili bir rol oynayabilecektir. Çünkü; yapay zekâ işlerin yapılma biçimini ve kimin tarafından yapılacağını kökten değiştirirken teknolojinin daha büyük etkisi insanların yerine geçme konusunda değil, onların yeteneklerini, tamamlama ve zenginleştirme konusunda olacaktır.[5]
 

Dijitalleşme ve Yapay Zekâ Siteminde Vergilendirmede Yaşanan Sorunlar

Dijital ekonomi kapsamındaki faaliyetlerin hareketlilik esneklik ve çabuk uyum sağlama gibi özellikleri, işletmelerin vergisel düzenlemelere ve uluslararası vergi politikalarına hızla adapte olması ve vergi kanunları arasındaki boşlukları birleştirerek, yasal şekilde ödenecek vergileri minimuma indirmeleri mümkün olabilmektedir.[6]  Her ulusun kendine has vergi bir vergi mevzuatı vardır. Dijital çağın gelişmesiyle e ticarette yapılan faaliyetlerin, bazen hangi ülkede faaliyet gösterildiğinin saptanamamasına yol açabilmektedir. Bu bağlamda elde edilen kazançların, hangi ülkenin vergi sistemine tabi olacağı tartışma konusudur.  Örnek vermek gerekirse; Türkiye’de geçici olarak ikamet eden bir Alman vatandaşının internet üzerinden yapmış olduğu bir hizmette, para transferinin başka bir ülkedeki hesabına aktarılan bu kişinin; hizmetin gerçekleştirildiği, yerin tespiti açısından sorun teşkil edebilmektedir. Bu durum ülkenin tespit edilmesini zorlaştırmakta ve dolayısı ile vergilendirmede karışıklık doğurmaktadır.

Günümüze kadar iktisadi faaliyetler olarak ifade edebileceğimiz tüm işlemler fiziki bir mekâna bağlı olarak gerçekleşmiştir. Ancak internetin icat edilmesi ve kamusal kullanıma sunulması “piyasaları” zamanın çok kısa bir anında mekândan bağımsız olarak çok sayıda “alıcının -satıcının” bir araya gelmesine imkân tanıyan yeni bir forma dönüşmüştür.[7]  Mevcut vergi kanunları fiziki ürün teslimi veya hizmet ifasını dikkate almaktayken dijital ekonomiyle birlikte teslimi gerekmeyen ürünler, ifası doğrudan gerekmeyen sadece üyeliklerle erişilen hizmet türleri karşımıza çıkmaktadır. Ek olarak mevcut vergi kanunları kapsamında, dijital ekonominin vergilendirilmesindeki ikinci aşamayı temsil eden, yetkili ülkenin tespitinde başvurulan “işyeri” kavramı da muğlak bir yapıya dönüşmektedir. Dolayısıyla işyerinin tespit edilememesi vergiye konu matrahın tespitini de zorlaştırmaktadır.[8]
 

Ülkemizde kendi vergi mevzuatımızda dijitalleşme ve yapay zekâ konusunda kanunlar açısından sorunlar bulunmaktadır Nitekim, Vergi Usul Kanunu, 359’uncu maddesinin 2. Fıkrasında “Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler” şeklinde bir ifade yer almaktadır. Burada, dijital ve elektronik defterler ibaresine yer verilmemiştir. Dolayısı ile ceza kanunu açısından, suçun “kanunun tipine” uygunluğu sorunu doğmaktadır. Dijital ortamda oluşan kayıtlarla, defter kavramı farklıdır. İbraz edilmesi gereken, kanun tipine göre defter kavramıdır. “Dijital kaydı ibrazı” kavramı geçmemektedir. Bu madde açısından ibraz suçunun oluşumu tartışma konusudur. Nitekim, idari yapıda dijital yapay zekâ açısından kanunlara uyum sağlamadığı için bazı yargı mensuplarının görüşleri de şu şekilde aksedilmektedir.  Yapay zekâ olarak, idari fonksiyonda, “kamu personeli” yerine kullanılan bir yapay zekâ sistemi bulunmamaktadır. İdare açısından sadece yardımcı olarak görülmekte olduğu, çeşitli hukuki metinlerde vurgulanmıştır. Bazı yargı kararlarında da yapay zekânın aynı zamanda bir “kamu personeli” olabileceği, işaret edilmeye başlandığı gözlemlenmektedir.  Yargıtay bir kararın değişik gerekçesi, karşı oyunda; SGK’ ye elektronik ortamda e bildirge ile yapılan işe giriş bildiriminde Türk Ceza Kanunu’nun 206. Maddesindeki resmî belgenin düzenlenmesinde, yalan beyan suçunun oluşmadığını belirtilmiştir. “TCK 206. Maddesi tanımına göre, suç ancak, bir kamu görevlisine yönelik olmalıdır. SGK’ ye elektronik ortamda yapılan e bildirgede, muhatap kişi, bir kamu görevlisi değil, belirli güvenlik sağlanmış dijital elektronik bir ortamdır. Dolayısıyla burada elektronik sayfayı bir yapay zekâ sahibi bir kamu görevlisi kabul eden bir sonuç ortaya çıkarılmaktadır.” Gerekçeleri kullanılarak, bir yandan dijital elektronik ortam ile, yapay zekâ arasındaki ayrım ortaya konulmuş, diğer yanda ise, aslında elektronik bir sayfanın yapay zekâ bir kamu personeli olabileceğine de işaret edilmiştir. [9]

Yapay zekânın kendine has özellikleri gereğince özel hukuk açısından özel bir statüde ele alınması gerektiği de doktrinde savunulmaktadır. Bu görüşe göre, yapay zekâya hukuken bir kişilik tanınmamakla ve sorumlu kılınmamakla beraber irade açıklamalarında bulunabilmesi nedeniyle e-kişi olarak iradi veya yasal temsilcisi olduğu kişileri borç altına sokmasını kabul etmemek gerekir. Kişi sayılmadıklarından irade açıklamalarıyla kendilerini hak sahibi yapamayacakları gibi borç altına da girememelidirler. Dolayısıyla yapay zekâya özel bir hukuki statü tanımak yerinde olacaktır.[10]

Küreselleşen dünyada dijitalleşmenin beraberinde getirdiği yeni iş alanları ve kazanç türleri vergi mevzuatlarımızda da bazı uyumsuzluklara neden olmaktadır. Dijital dünyada ekonomik faaliyetlerden elde edilen gelirlerin doğru ve eksiksiz olarak vergilendirilmesi için mükellef türü, işyeri ve matrah tespiti, gelir elde ettiği yerin ve gelirin niteliğinin tespiti hususunda büyük sorunlar vuku bulmaktadır. Her ülkenin vergi mevzuatının farklı olması ve çifte vergilendirme sorununu doğurmaktadır. İşyeri kavramı OESD ve Birleşmiş Milletler Model Vergi Anlaşmalarının Beşinci maddesinde belirtildiği üzere bir işletmenin faaliyetlerinin kısmen veya tamamen yürütüldüğü sabit yer olarak tanımlanmaktadır.[11] Bu gibi işyeri kavramı tanımları, günümüzde dahi eksik kaldığı gibi, gelecekte dijital ve yapay zekânın hâkim olduğu ekonomilerde de işlevsiz kalacaktır.
 

Big Data

 Büyük veri etkin bir şekilde rekabet edebilmek için kullanılması gereken zengin bir kaynak haline gelmiş ancak dijital araçların potansiyelinden yararlanmaya hazır, işletmeler için bu değişim bir tehdit değil bir fırsat olacaktır. Ancak big datadan yararlanırken işletmelerin çok dikkatli olması gerekmektedir. Çünkü kendi siber güvenlikleri de tehdit altında olabilmektedir. Özellikle bulut teknolojisinin kullanım yolu ile veri yönetimi merkezileşmektedir. Bulut teknolojisi ile önemli bilgilere en kısa sürede ulaşılıp, işletmelerin üretim maliyetleri en düşük seviyede tutulabilmektedir. Veri toplama, güçlü bir yapay zekâ geliştirmek için gerekli bir adımdır. İnternet şirketleri facebook, telegram, watsap, google vb. gibi veri toplama merkezleri gelişmekte olan ülkeler için tehlikeler arz etmektedir. Demokratik toplum düzeni maniple edilerek iktidarların değişimi ülkelerde huzursuzlukların kaynağı olabilmektedir. Diğer yandan her ülkenin vatandaşı, kendi düşünceleri ve buluşları akılcı yaklaşımları zihinleri açacak fikirleri, big data merkezleri vasıtasıyla büyük bir veri ve gelişmeye en büyük etken olmaktadır. Bunun için ülkemizin geleceği açısından big data merkezleri kurulması elzemdir. Vatandaşların tüm verilerini, kişisel mahremiyetlerinin korunması, devletlerin yükümlülüğündedir.
 

Blok Zinciri

  Blok zinciri fiziksel nesneler değildir, birer yazılımdır. Bilgisayar, telefon ve diğer aygıtlarda yalnızca yazılı kodlar olarak bulunurlar. Bir zincire katılım, yazılım ve internet yoluyla olur ve bunun için telefon, bilgisayar ya da başka aygıt kullanılır. Zincire katılan kişi yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca çevrim içi insan ve makinenin bulunduğu bir sistemin parçası olur.[12] Diğer bir deyişle, bu yazılım her türlü verinin izlenebileceği dijital bir kayıt defteridir. Bu yazılım mal akışını, para hareketlerini, sanat eserlerinin ya da şiirlerin kaynağını, sığınma arayışındaki mültecilerin gördüğü muameleyi, tundraların durumunu ve diğer şeyleri takip edebilir. Blok zincirlerini ayırt eden özellik, bilgileri değişmez bir şekilde depolayabilme yeteneğidir, yani bilgiler değiştirilemez ve hacklenemez. Bu özellik tasarımının bir parçası ve muhtemelen de en önemli özelliğidir. Ticari hayatımızda, blok zincirinden oluşan ve nesnel olmayan sanal varlıklardan bahsedebiliriz. Bu varlıklar şu anda yasal bir güvenceye kavuşmamıştır. Ancak gelecekte kavuşamayacağı anlamına gelmez.
 

Dijital Veri Kaydı ve Hukuksal Sınırı

Dijitalleşme ekseninde hukuk konusu, yeni teknolojilerle hukuk kuralları arasında uyum veya uyumsuzluk söz konusu olmaktadır. Dijitalleşme ile beraber hukuksal sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Dijitalleşme ve hukuk, sadece şirketlerin dijitalleşme süreci ile değil, devletlerin ve yasa koyucuların getireceği normlarla vatandaşın hukuksal haklarını koruma altına alırlar. Teknoloji esasen nötrdür, bunu iyi veya kötü amaçlarla kullananlar insanlardır. Bozucu teknolojiler, bunu kullanan insanlara bağlı olarak, Prometeus’un ateşi veya Pandora’nın kutusuna dönüşebilir.[13]  Yapay zekâ teknolojisinin gelişimi ile beraber, devlet denetiminin ve hukuk sınırlarının çizilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde toplumlara büyük zarar verebilir. Meslekler açısından da bazı mesleklerin yok olmasına neden olabileceği gibi, bazı meslekler de revaçta olurlar. Eğer kontrol edilmezse yapay zekâ yirmi birinci yüzyılda yeni bir kast sistemi yaratabilir.

Bireyin dijital çağın araçlarına erişim hakkı kapsamında teknoloji şirketlerinin hizmetlerinden faydalanması yönündeki menfaat ile devletlerin kamu düzenini sağlama görevi arasındaki hassas denge dijital çağda hukuk devletinin en zor sınavlarından biridir.[14]

Vergilendirmede özel hayatın gizliliğine ilişkin sınırlamalardan biri devletin bilgi edinme, diğeri ise edinilen bilginin saklanması, korunması ve kamuya açıklanmasına yönelik düzenlemelerdir. Devlet bilgi toplama, topladığı bilgileri saklama, koruma ve kamuya açıklamama yükümündedir. Bu yükümünü yerine getirirken de özel hayatın gizliliğini sınırlandırmış olur. [15] Vergi idaresi, mükelleflerin mahremiyetlerini korumakla yükümlüdür. Dijital ortamlarda saklanması gereken verileri Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından her türlü riske karşı korunmak ve  gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Gelir İdaresi bu yükümlülüğe rağmen mükelleflerin verilerini özel veri kopyalama ve depolama yetkisi vermiş özel firmalarca yapması ödevliler açısından ek bir mali yükümlülük getirdiği gibi, gelecekte bilgilere üçüncü kişilerin saldırısına veya başka taraflara sızmasına yönelik doğacak zararlara karşı kimlerin karşılayacağı sorunu doğmaktadır.
 

    SONUÇ

  Teknoloji hepimiz hayatına yön veren yaşamlarımızı iyi veya kötü anlamda etkileyen bir unsur. Değişim söz konusu olduğunda her insan farklı tepkiler verebiliyor. Bazılarımız felaket senaryolarıyla kendinden geçer ve işimizi gücümüzü elimizden alacaklar diye yaygarayı basarken, bazılarımız da “her şey çok güzel olacak” diye bas bas bağırıp konuya şüpheyle yaklaşanları ikna etmeye çalışıyor.[16]  Dijital teknoloji;  kurumların ve işletmelerin amaç ve yönelimleri ile rekabet yetenekleri, iş modelleri tasarımları, pazarlama entegrasyonu vb. alanlarda önemli etkilere sahip olduğu gibi muhasebe, yönetim kontrol ve denetim bilgi sistemlerini de önemli ölçüde etkilemektedir. Yapay zekâ vasıtası ile birçok iş ve işlemlere kolaylıkla ulaşılabilir. Aynı zamanda dijital dönüşüm birçok mesleği yok edeceği gibi bazı meslekleri de daha önemli hale getirecektir.  Muhasebe mesleğinde muhasebecilerin daha güncel ve gelişmiş bilgilere sahip olmasını zorunlu kıldığı gibi ara eleman sayısını da azaltacağı ön görülmektedir. Yeminli Mali Müşavirlik mesleği ise dün ve bugün yapıldığı gibi hukuka aykırı işlevleriyle, gelecekte de şeffaf ortamda, dijital vergi otomasyonu içerisinde yer alması gerektiğinden tamamen yok olmaya yüz tutacaktır. Bundan dolayıdır ki; yapısal olarak meşru bir düzende, muhasebe mesleğine kendilerini açmaları dijital alanda da daha donanımlı hale gelmeleri gerekmekte. Çünkü gelecekte finansal raporların çok daha analitik ve üstün bilgilerle analiz edilmeye ihtiyacı olacaktır.

   Dijitalleşme ile, ekonomik alanda yaşanan gelişmeler vergilendirme alanında birçok sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Ulusal ve uluslararası alanda hukuk ve vergi mevzuatlarının yeni teknolojiye göre uyarlanması gerekmektedir. Devlet idari işlemlerde, yani kamu kurum ve kuruluşların dijitalleşmesiyle kişisel verilerin korunmaları ve temel hak ve hürriyetlerin dengesini sağlayacak şekilde olmalıdır. Veri kaydı ve güvenliği sağlamak devletin asıl görevidir. Big Data ulusal güvenlik için stratejik bir gerekliliktir. Kişilerin bilgi güvenliği büyük önem arz ettiği gibi gelecekte de büyük bir ekonomik kazancı sağlayacağı yapay zekâ ile bilgilerin birleşiminde doğacak yeni yollar yeni teknikler yeni icatların ortaya çıkması için katkı sağlayacaktır. Yapay zekâ ile birçok işlerin kolaylaşacağını profesyonel iş ve meslek hayatının temel işlevlerinin yerini tutmayacağını ancak yardımcı bir etken olacağının göstergesidir. Ev ve mutfakta birçok robot eşya kullanılabilir ve alınabilir ancak insanların yaptığı işin yerini alamazlar.

Abdurrahman Filiz
Bağımsız Denetçi & Mali Müşavir

 

KAYNAKÇA:

--- Acemoğlu Daron, Johnson Simon,” İktidar ve Teknoloji”, Çev: Duran Cem, Doğan Kitap, İstanbul 2023

--- Aydoğdu Yasin,”Hukuk Devletinin Dijital Çağdaki Görünümü”, Seçkin Hukuk, Ankara,2023

--- Eroğlu Onur, Aksu Hüseyin, Dijital Ekonominin Getirdiği Vergilendirme Sorunlarının Değerlendirilmesi, ‘’Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi’’, 2019, Cilt 7 Sayı 4

--- Erkin Gözde, “Türk Hukukunda Vergilendirme Yetkisi”, Adalet Yayınevi Ankara 2023

--- Ersoy Çağlar, “Robotlar Yapay Zekâ ve Hukuk”, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2020

--- Kangal Zeynel. T., Yapay Zekâ ve Ceza Hukuku, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2021

--- Kai-Fu Lee and Chen Qiufan,” Yapay Zekâ 2041”, Optimist Yayın Grubu, 2023, İstanbul

--- Öztoprak Sezin, İdari Fonksiyonda Yapay Zekâ Kullanımının Kamu Personeli Üzerinde Olası Etkiler,” Dijital Çağda Hukuk”, Ed: Batır Kerem, Kabalak Cansu Atıcı, Yıldız Elif Çağla, Adalet Yayınları, 2023 Ankara

--- Pınar Abdulhalik, Bilgin Ebru, Bilişim Çağında Dijital Dönüşüm ve Ekonomi, Doruk Kitabevi Ankara 2023

--- Wilson H. James, Daugherty Paul R.,İşbirliğine Dayalı Zekâ: İnsanlar İle Yapay Zekâ Güçlerini Birleştiriyor, Harvard Buisness Review, Yapay Zekâ, Çev: Özata Nadir, Optimist Yayınları, İstanbul,2020

--- Williams Stephan P, “Blok Zinciri Gelecekteki Her Şey”, Kaktüs Yayınları, İstanbul 2020

--- Yardımcıoğlu Mahmut, Karahan Murat, Yörük Ali, Dijitalleşme Işığında Muhasebe Mesleğinin Geleceği, Muhasebe Enstitisü Dergisi, İstanbul 2019


[1] Acemoğlu Daron, Johnson Simon,” İktidar ve Teknoloji”, Çev: Duran Cem, Doğan Kitap, 2023, İstanbul,S. 78.

[2] Yardımcıoğlu Mahmut, Karahan Murat, Yörük Ali, Dijitalleşme Işığında Muhasebe Mesleğinin Geleceği, Muhasebe Enstitisü Dergisi, İstanbul 2019, s.43

[3] Abdulhalik Pınar, Bilişim Çağında Dijital Dönüşüm ve Ekonomi, Turhan Yayınları, Ankara,2023.s.6

[4] Kangal Zeynel. T., Yapay Zeka ve Ceza Hukuku, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2021.s.27

[5]Wilson H. James, Daugherty Paul R.,İşbirliğine Dayalı Zeka: İnsanlar İle Yapay Zeka Güçlerini Birleştiriyor, Harvard Buisness Review, Yapay Zeka, Çev: Özata Nadir, Optimist Yayınları, İstanbul,2020, s.177

[6] Eroğlu Onur, Aksu Hüseyin, Dijital Ekonominin Getirdiği Vergilendirme Sorunlarının Değerlendirilmesi, ‘’Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi’’, 2019, Cilt 7 Sayı 4 , s.66

[7] Pınar Abdulhalik, Bilgin Ebru, Bilişim Çağında Dijital Dönüşüm ve Ekonomi,Doruk Kitabevi Ankara 2023, s.89

[8] Pınar Abdulhalik, Bilgin Ebru, Bilişim Çağında Dijital Dönüşüm ve Ekonomi, Doruk Kitabevi Ankara 2023, s.90

[9] Öztoprak Sezin, İdari Fonksiyonda Yapay Zekâ Kullanımının Kamu Personeli Üzerinde Olası Etkiler,” Dijital Çağda Hukuk”, Ed: Batır Kerem, Kabalak Cansu Atıcı, Yıldız Elif Çağla, Adalet Yayınları, 2023 Ankara, s.251

[10] Kangal Zeynel. T., Yapay Zeka ve Ceza Hukuku, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2021.s.51

[11] Eroğlu Onur, Aksu Hüseyin, Dijital Ekonominin Getirdiği Vergilendirme Sorunlarının Değerlendirilmesi, ‘’Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi’’, 2019, Cilt 7 Sayı 4 , s.69

[12] Williams Stephan P, “Blok Zinciri Gelecekteki Her Şey”, Kaktüs Yayınları, İstanbul 2020,s.7

[13] Kai-Fu Lee and Chen Qiufan,”Yapay Zeka 2041”,Optimist Yayın Grubu, 2023, İstanbul,s.351

[14] Aydoğdu Yasin,” Hukuk Devletinin Dijital Çağdaki Görünümü”, Seçkin Hukuk, Ankara,2023, s.97

[15] Erkin Gözde, “Türk Hukukunda Vergilendirme Yetkisi”, Adalet Yayınevi Ankara 2023. S. 244

[16] Ersoy Çağlar, “Robotlar Yapay Zeka ve Hukuk”,XII Levha Yayınları, İstanbul, 2020,s.161