Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 2021 yılında apar topar bir şekilde VUK’nun 262. Maddesinde 7338 sayılı Kanunla bir değişiklik yapılarak, iktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderlerin (faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.) maliyet bedeline dahil edileceği hüküm altına alındı. Bu düzenleme, 26.10.2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.

Yaptığım araştırma sonucunda, bu düzenlemenin Danıştay tarafından Maliye aleyhine verilen Kararlardan kaynaklandığını tespit ettim.

Şöyle ki; Danıştay tarafından bu konuda verilen kararlarda,

“Vergi Usul Kanunu'nda sabit kıymete ilişkin finansman giderlerinin maliyet bedeline eklenmesi gerektiğine veya bu giderlerin ne şekilde değerlendirileceğine dair herhangi bir hüküm yer almadığı gibi, 334 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "Kur farkları" başlıklı 3. bölümündeki, 163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiğinin açıklandığı, lehe oluşan kur farklarının da aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerIendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği, ayrıca, daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edileceğine dair düzenlemenin de yasa ile öngörülmeyen bir sınırlamanın düzenleyici işlem tesis etmek suretiyle getirilemeyeceği dikkate alındığında, yapılan tahakkukun söz konusu giderlere isabet eden kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı” belirtilmiştir (Danıştay 3. Dairesi’nin 16.10.2024 tarihli ve E.2023/109, K.2024/5398; E.2022/3010, K.2024/5397 sayılı Kararları).

Danıştay’ın bu kararları, 7338 sayılı Kanunla VUK’un 262. Maddesinde yapılan ve 26.10.2021 tarihinden itibaren yürürlüğe giren düzenlemeden öncesi için geçerli bulunuyor. Yani, söz konusu kararlar, 26.10.2021 tarihinden öncesi için bu konuda tarhiyat yapılan mükellefler için oldukça önemli.

Faydalı olması dileğiyle…