Son aylarda bütün haber bültenlerinde ve gazetelerde “Yasadışı Bahis” çevresinde dönen olaylar gündemi meşgul ediyor. İçişleri Bakanlığı'ndaki değişimden sonra, yaşa dışı bahisçilerle ilgili ciddi ve çok sayıda operasyon yapıldığını görüyoruz.

Yasa dışı bahis çetelerinin hem oyuncu hem de banka hesaplarını kullanmak için çoğunlukla gençleri, gelecekle ilgili hiçbir umudu olmayan ve Türkiye'de bolca bulunan kişileri kullandığını görüyoruz. Pandemi ile beraber yükselen yasa dışı bahis oynama ve oynatma fiilleri, denetimsizliğinde etkisiyle zirve yaptı. Son günlerde Instagram fenomenlerinin ve güzellik salonlarının da yasa dışı bahisten elde edilen suç gelirini aklamakla ilgili kullanıldığına ilişkin soruşturmalar da açılmaya başladı. Gelecekten umudunu kesen, çoğunluğu işsiz birçok insan yasa dışı bahis ve kumar illetinin pençesine düşüyor.

YÜKSELEN SUÇ: YASA DIŞI BAHİS/KUMAR OYNATMAK

Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun 2022 yılı Faaliyet Raporuna göre; yasa dışı bahis/kumar oynatmak ile ilgili 936 şüpheli işlem bildirimi yapılmış ve bu bildirim ile ilgili kişi sayısı 4.515. Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından açılan ve sonuçlandırılan analiz dosyalarına göre; analiz edilen kişilerde %37'lik oran ile “yasa dışı bahis/kumar oynatmak suç şüphesi” birinci sırada yer alıyor. 2022 yılında, yasa dışı bahis oynatma suçu ile ilgili olarak toplam 346 adet analiz dosyası sonuçlandırılmış ve bu dosyalar kapsamında 17.037 kişi hakkında istihbarat toplama ve analiz çalışmaları yürütülmüş. Yapılan çalışmalar neticesinde 303 adet Analiz Raporu ve Bilgi Notu ile 49 adet Suçtan Elde Edilen Değer Raporu düzenlenerek yasa dışı bahis oynatma suçlarının tespitinde yararlanılmak üzere ilgili savcılıklara veya Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlar ile Mücadele Daire Başkanlığı'na gönderilmiş.

OPERASYONLAR SORUNU ÇÖZER Mİ?

Sizlere, iflastan önceki son çıkış noktasında yer alan konkordato müessesesini hatırlattım. Bütün dünyada son iki yıldır yaşanan faiz artışları nedeniyle yükselen finansman maliyeti ve azalan talep kaynaklı ciddi iflaslar yaşanmaktadır. Bu iflasların Almanya, İngiltere gibi ülkelerde de yoğun yaşandığını söylersem, olayın ciddiyetini daha kolay kavrarız diye düşünüyorum.

Türkiye'de de iflas vakaları tekstil ve enerji sektörlerinde başladı. Konkordato talepleri de yoğun şekilde bu sektörlerden geliyor. İflas ertelemesi yerine getirilen konkordato müessesesi, bankacılık lobisinin etkisi ile yapılan değişiklikler ile sürelerin kısaltılması ve diğer kısıtlamalar ile şirketlere iflas etmekten kurtulabileceği şansı maalesef vermiyor. Ancak buna rağmen çok kısıtlı sayıda da olsa, konkordato sürecini başarı ile tamamlayıp faaliyetlerini sürdüren şirketler var. Ama ekseriyetle bu süreçler iflas ile sonuçlanıyor.

Borçluluk oranı çok yüksek, küçük ve orta boy işletmelerden oluşan ekonomik yapımızda krediye erişim kesilince, iflas kaçınılmaz oluyor. Önümüzdeki yıl, yüksek oranlarda iflas dalgası geleceğini görerek, sadece konkordato ile yetinmemek “Finansal Yeniden Yapılandırma Uygulamaları”nı da işler hale getirmek bir çözüm yolu olabilir. Yoksa bırakalım batsınlar mı? IMF'nin Türkiye raporunda yer alan yüksek oranda “zombi şirket” gerçeği karşısında, batışlarını izlemek de bir çözüm olabilir!