Son günlerde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in vergi ile ilgili söylemleri bitmiyor...

- Vergi muafiyet ve istisnalar gözden geçirilecek

- Gayrimenkul satışlarında 5 yıllık muafiyet kalkacak

- Teşvikler sınırlandırılacak

- Basit usul mükellefleri tekrar vergi kapsamına alınacak

- Kripto paralar vergilendirilecek,

gibi buna benzer birçok” cek-cak” söylemler devam ediyor.

**

Bu söylemlerin çoğunun gereği gibi yapılacağını da sanmıyorum, yapılsa bile vergi sorunlarının çözülmesi bunlara bağlı değildir.

Mevcut vergi sistemi yamalama suretiyle çözülemez.

Vergi sistemimizin böylesi yamalama tedbirlerle değil, köklü çözümlerle adil ve güvenilir olabilecektir.

Geçmişte de buna benzer bir sürü değişiklikler yapıldı ancak istenen sonuç hiçbir zaman alınamadı. Örneğin basit usuldeki mükellefler önceleri vergi kapsamındaydı kaldırıldı. Şimdi bakıyoruz ki tekrar vergi sistemini alınmaya çalışılıyor.

Olmadı tekrarı değiştir geri al gibi önlemler kendi kendimizi tekrardan başka bir şey değil. Bu durum bana bir fıkrayı anımsatıyor.

Küçük Ali okuldan eve gelir ve üzgün bir şekilde “matematik dersinden 1 aldım der.

Babası sorar “neden”

Ali öğretmen 3*2 kaç eder? Diye sordu, ben de 6 dedim.

Babası, evet doğru der.

Ali, ondan sonra öğretmen 2*3 kaç eder diğer sordu.

Baba, hadi lan ne farkı var ki?

Ali, ben de öğretmene aynen öyle söyledim.

Bizim vergi sistemimiz de böyle biri gelir 3*2 der, diğeri de 2*3 der sonuç sıfır. Yapılması gereken vergi sisteminde radikal çözümdür.

Bu çözüm için de Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. “Safi artış yöntemi” denilen yöntemin uygulanması ve “NEREDEN BULDUN?” sorusunun sorabileceği bir siteme geçilmesi kaçınılmazdır.

1999 yılında rahmetli Zekeriya Temizel’ in yasalaştırdığı, ancak hiç uygulanmadan mevcut iktidar tarafından kaldırılan yasanın ülkemiz için tek çözüm olacağı kanaatindeyim.

Sistemin ilk yıllarında bazı geçiş sıkıntıları olması olasıdır. Ancak 2- 3 yıl içinde sistem oturduğunda Türkiye vergi adaleti ve önemli kamu kaynağı yaratılması konusunda örnek olabilecektir.

Yoksa böylesi yama- yama geçici çözümlerle sadece kendimizi kandırmış oluruz.

Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, delik cebe para koymanın da bir anlamı yok. Adaletli vergi sorununu çözsek bile, kaynakları bugünkü gibi itibar masalları ile sorumsuzca kullanırsak hiçbir şeyin anlamı kalmaz.

Geçmiş haftalarda sözde “tasarruf tedbirleri” açıklandı. Gözlemlediğimiz kadarı ile kamuoyunda inandırıcı bulunmadığı gibi, yetersiz ve sadece göstermelik olduğu şeklinde yorumlandı.

Beklenen tasarruf tutarı 100 milyar TL olarak söyleniyor. Yahu geçen yıl merkez bankasının zararı bile 800 milyar TL idi. Gerçekten bir tasarruf düşünüyorsa, bütçe toplamının % 10 dan aşağı olmaması beklenir.

Gerek kaynak yaratma adına yapılan vergisel düzenlemeler ve gerekse göstermelik tasarruf önlemlerinin ciddi sonuç doğurmayacağı kanaatindeyiz.

Belirtilen vergisel önlemlerle yine kümesteki kazların tüyleri yolunacak tasarruf tedbirleriyle de keyfi yerinde olanların pek etkileneceğini sanmıyoruz.