Geçen hafta içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kiraların artışının % 25 ile sınırlandırılması yönünde bir kanun kabul edildi. Böylesi bir konunun mecliste görüşülüp kabul edilmesi Anayasanın eşitlik ilkesine ve serbest piyasa ekonomisi sistemine tamamen aykırı bir uygulamadır.

Bilindiği üzere vergilendirilebilir yedi gelir grubu vardır. Ticari kazançlar, serbest meslek kazançları, zirai kazançlar, menkul sermaye gelirleri, gayrimenkul sermaye gelirleri, değer artış kazançları ve sair gelirler. Bu gelirler içinde kira gelirleri Gayrimenkul Sermaye kazancıdır. Hükümet bu geliri elde eden, yani kira geliri olan vatandaşın gelirine müdahale etti. Sen %25 zam yapacaksın diyerek. O zaman ticaret erbabının gelirlerine de müdahale et onlara da sektörüne göre kar oranları koy. Aynı şekilde serbest meslek sahiplerinin (Avukat – Doktor vs.) gelirlerine de karışarak belirle. Sadece niçin kira gelirleri? Nerede kaldı eşit davranma ilkesi? Hayatın olağan akışı diye bir kavram var. Yapılan bu yasa kesinlikle bu akışa ters bir zorlamadır. Doğuracağı sonuçları hep birlikte göreceğiz. Vatandaşı birbirine düşürmek ve bir sürü hukuki uyuşmazlık yaratacağı tartışmasızdır.

Çünkü ekonominin temel kuralları ile çelişkili. Bakınız TÜİK 10.06.2022 tarihinde inşaat maliyet endeksini yayınladı. Bu endekse göre inşaat maliyetlerindeki artışlar, 2020 yılı Nisan ayında % 6.14, 2021 yılı Nisan ayında % 35,45 ve son olarak 2022 yılı Nisan ayındaki artış oranı % 106,60. Bu gerçekler ortadayken inşaat maliyetlerindeki artış % 100’ün üzerinde seyrederken, konut maliyetlerinin düşmesi mümkün mü? Bu gidişle gelecekte konut fiyatlarının daha da artacağı çok net görülmektedir. Bu nedenle konut maliyetlerinin % 106 arttığı bir ekonomide, kira artışlarını % 25 ile sınırlamanın uygulanabilir olduğuna inanmıyorum.

Kaldı ki, vatandaşın varlıklarından serbest piyasa koşullarına göre elde ettiği gelirleri, enflasyonun dörtte biri gibi bir oranda sınırlayıp, onların varlıklarını zarar uğratarak adalet yaratacağınıza harçları arttırmayın, otoyol köprülerin ve akaryakıt fiyatlarından diğer bir deyişle devletin varlıklarından elde edilen gelirlerden indirimler yaparak sosyal devlet kurallarını uygulanması gerekmez mi?

Konut maliyetlerinin bu oranlarda artışından ve dolayısıyla kiralara da yansımasından kira geliri olanlar mı sorumlu ki, bedelini ödüyorlar. Tüm bunların hakkaniyet içinde düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim.

Bence bu kanunun anayasa mahkemesine taşınıp, değerlendirilmesi gerektiği inancındayım.

Kocaeli | Fikret GÖKMEN